Bu yeni nesil yapay zeka, yalnızca bir veri işleme aracı olmakla kalmıyor, aynı zamanda araştırma yapma, deneyler tasarlama ve sonuçları yorumlama gibi insan bilim insanlarına özgü görevleri üstlenebiliyor. Yani, bu yapay zeka bilim insanı bağımsız olarak hipotezler öne sürebiliyor, bilimsel sorular sorabiliyor ve deneysel süreçleri baştan sona yönetebiliyor.
Yapay zeka bilim insanı, birçok alanda devrim yaratma potansiyeline sahip. Özellikle biyoteknoloji, malzeme bilimi ve temel fizik gibi karmaşık araştırma alanlarında bu teknoloji, bilim insanlarının karşılaştığı uzun süreli veri analizlerini hızlandırarak süreçleri ciddi anlamda kısaltabilir. Bu da yeni buluşların daha hızlı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayabilir. Ayrıca, yapay zekanın tarafsız yaklaşımı, insan hatalarından kaynaklanabilecek önyargıları ortadan kaldırma potansiyeline de sahip.
Bu yapay zeka bilim insanı, bilim dünyasında farklı tepkilerle karşılandı. Kimileri bunun araştırmalarda insan katkısının azalmasına yol açacağı endişesini dile getirirken, diğerleri ise bu gelişmenin bilimsel ilerlemeyi hızlandıracağını savunuyor. Ancak çoğu uzmana göre, yapay zekanın araştırmalara katkıda bulunması, insan bilim insanlarının tamamen yerini alması anlamına gelmiyor. Bilakis, bu yapay zekaların insanlarla iş birliği içinde çalışarak daha verimli sonuçlar elde edileceği düşünülüyor.
Bu çığır açıcı gelişme, gelecekteki bilimsel çalışmaların yapısını tamamen değiştirebilir ve insanlığın karşılaştığı birçok büyük sorunun çözümüne katkıda bulunabilir. Özellikle kanser, iklim değişikliği gibi küresel sorunlar için bu tür yapay zeka çözümlerinin kilit rol oynaması bekleniyor.